57- Hevazin
Kabilesinden Alınan Esirlerin Karşılıksız Olarak Bırakılması
1. Misver b. Mahrame
ve Mervan
13540 (1) Mervan ve Misver b. Mahreme bildiriyor: Hevazin kabilesinden
bir grup müslüman olmuş olarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip
mallarının ve esirlerin kendilerine geri verilmesini istediklerinde Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp: "Benim yanımda şu
gördükleriniz vardır. Benim için sözlerin en güzeli doğru olanıdır. İki şeyden
birini seçin. İster malınızı, ister kadın ve çocuklarınızı alın. Ben sizi bir
müddet beklemiştim'' buyurdu. ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Taiften
döndükten sonra on küsür gece onları beklemişti. Artık Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in iki şeyden sadece birini vereceğini bildikleri zaman:
"Biz kadınlarımız ve çocuklarımızı seçiyoruz" dediler. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp en layığıyla Allah'a hamdü sena
ettikten sonra Müslümanlara şöyle buyurdu: ''Derim ki! Bu kardeşleriniz tövbe
etmiş bir şekilde geldiler. Ben de onlara kadınlarını ve çocuklarını geri
vermeyi uygun buldum. Kim onları kendi isteğiyle vermek isterse bunu yapsın.
Kim de bizim kendisine Allah'ın bize vereceği ilk (eyiden vermemize kadar
bunları elinde tutmak isterse o da öyle yapsın.'' Bunun üzerine oradakiler:
"Biz kendi isteğimizle (bu esirleri geri) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e veriyoruz" dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Sizden (bu esirleri karşılıksız olarak bırakmak konusunda) kimin izin verip
kimin vermediğini bilemedik. Gidin ve toplanıp konuşun’’ buyurunca, toplanıp
konuştular ve ileri gelenler geri dönüp hepsinin de esirlerini karşılıksız
olarak bırakmaya izin verdiklerini bildirdiler. Hevazin esirleri hakkında bana
ulaşan budur.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(3/131), Ebu Davud, cihad 3/62 (2693) ve Beyhaki (6/360) rivayet ettiler.
2. İbn Ömer
13541 (1) İbn Ömer der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Huneyn'den geri döndüğü zaman Hz. Ömer kendisine Cahiliye döneminde bir gece
itikafa çekilmeyi adadığını ve ne yapması gerektiğini sordu. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine adağını yerine getirmesini emretti.
Bunun üzerine Ömer çekip gitti. Huneyn'de ele geçirdiği bir cariyeyi benimle
gönderdi. Konakladığım zaman onu bedevilerden bir kişinin evinde bıraktım. Bir
de baktım ki Huneyn'de ele geçirilen esirler çıkmış: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi azat etti" demekteydi. Bunun üzerine
Ömer, Abdullah'a: "Git onu serbest bırak"" dedi. Ben de gidip
onu serbest bıraktım.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(3144, 4320) ve Müslim (1656) rivayet ettiler.
13542 (2) Abdullah b. Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Hevazin'de ele geçirmiş oldukları cariyelerden birini Ömer b.
el-Hattab'a verdi. Ömer de onu bana hibe etti. Ben de onu bana gelin olarak
hazırlamaları için Cumah oğullarından olan dayılarıma gönderdim. Ben de
Beytullah'ı tavaf edip gelmek istiyordum. Döndüğümde onunla evlenmek
istiyordum. Tavafı bitirip Mescid'den çıktığımda insanların kargaşa içinde
olduğunu gördüm. Onlara: "Ne oluyor?" dediğimde: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize çocuklarımızı ve kadınlarımızı geri verdi"
dediler. Bunun üzerine onlara sizin kızınız Cumah oğulları yanındadır. Gidin
onu alın" dedim. Onlar da gidip onu aldılar.
[Sahih]
13543 (3) İbn Ömer bildiriyor: (Babam Hz.) Ömer, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Ci'rane'de iken: "Ben Cahiliye döneminde Mescid-i
Haram'da bir gece it ik afa çekilmeyi adadım" dedi. -Abdussamed
rivayetinde: "Beraberinde Hevazin esirlerinden bir köle vardı"
ibaresi geçmiştir- Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona:
''Git itikafa çekil'' buyurdu. Ömer de gidip itikafa çekildi. Ancak namaz
kılarken insanların: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hevazin
esirlerini azat etti" dediğini işitti. Bunun üzerine köleyi çağınp onu
azat etti.
[Sahih]
14208 (4)'te tekrar
edecektir.
3. Abdullah b. Amr
13544 (1) Amr b. Şuayb, babasından, o da dedesinden bildiriyor: Huneyn
gününde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına Hevazin'den bir
grubun geldiğine ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bizler asilzade bir aşiretiz.
Bizlere istediğimizi ver, Allah ta sana versin. Başımıza gelen musibeti
(savaşta kaybettiğimiz mal ve esirleri) siz de biliyorsunuz" dediklerine
şahid oldum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O halde kadınlarınız
ve çocuklarınızIa mallarınız arasında tercih yapın'' buyurdu. Onlar: "Bizi
mahmız, kadınlarımız ve çocuklarımız arasında muhayyer bıraktın. Biz
kadınlarımız ve çocuklarımızı seçiyoruz" dediler. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Benim ve Abdulmuttalib oğullarının hissesine
düşenler sizindir. Öğle namazını kıldıktan sonra, siz: ''Biz çocuklarımız ve
kadınlarımız hakkında Resulullah'ını Müslümanlar katında, Müslümanların da
Resulullah katında şefaatini diliyoruz’’ deyin'' buyurdu. Onlar da öyle
yaptılar. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Benim ve Abdulmuttalib
oğullarının hissesine düşenler sizindir'' buyurdu.
Muhacider: "Bizim
hissemize düşenler Resulullah'ındır" dedi. Ensar da aynı şeyi söyledi.
Uyeyne b. Bedr: "Benim ve Fezara oğullarının hissesine düşenleri
vermeyiz" dedi. Akra' b. Habis: "Benim ve Temim oğullarının hissesine
düşenleri vermeyiz" dedi. Abbas b. Mirdas: "Benim ve Süleym
oğullarının hissesine düşenleri vermeyiz" dedi. Süleym oğulları kalkıp:
"Yalan söylüyorsun!
Bizim hissemize düşenler Resulullah'ındır" deyince, Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Ey insanlar! Onlara kadınlarını ve çocuklarını geri verin.
Kim kendine düşen hisseyi tutmak ve karşılıksız olarak vermek istemezse, ona
Allah'ın bize ilk kazandıracağı ganimetIerden altı hisse verilecektir''
buyurdu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesine binince insanlar:
"Ganimet mallarını aramızda taksim et" diyerek Resulullah'ı
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) semure ağacına doğru sıkıştırdılar ve hırkası
ağacın dalına takılıp yere düştü. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Ey insanlar! Bana hırkamı verin. Vallahi Tlhame vadisindeki bütün
ağaçlar ganimet olsaydı hepsini taksim eder size verirdim. Siz de o zaman bana
cimri, korkak ve yalancı gözü ile bakmazdınız'' buyurdu. Sonra devesine gidip
hörgücünün üstünden iki parmağı arasına bir kıl alarak: ''Bana ganimetten bunun
kadar bir şey bile yoktur. Ancak hisseme düşen beşte birdir, o da size iade
edilmektedir. Ganimet mallarından elinizde iğneden ipliğe ne varsa getirip geri
verin. Çünkü ganimet malından hainlikle alınan malı kıyamet gününde sahibini
ayıplayıcı olur, ona ateş ve utanç verici bir şey olur'' buyurdu.
Yanında bir tutam kıl
bulunan bir adam kalkıp: "Ben bunu devemin çulunu tamir etmek için
almıştım" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Eğer bu şey
benim hisseme veya Abdulmuttalib oğullarının hissesine düşerse senin olsun''
buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Mademki iş buraya kadar vardı, artık
bu yumak bana gerekmez" dedi ve elindeki kılları yere attı.!
[Sahih]
Diğer tahric: Taberi,
Tarih (3/234-136), Beyhakl, es-Sünenu'l-Kübra (6/336, 337) ve Nesai (2/133)
rivayet ettiler.
Heysemi,
Mescma'uz-Zevaid (6/187, 188) der ki: "Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup iki
senedinden birinin ravileri, güvenilir kimselerdir.''
13545 (2) Amr b. Şuayb, babasından, o da dedesi Abdullah b. Amr'dan
bildiriyor: Hevazin'den Müslüman olmuş bir grup
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ci'rane'de iken yanına geldiler
ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bizler
asilzade bir aşiret iz ve başımıza gelen musibeti (savaşta kaybettiğimiz mal ve
esirleri) siz de biliyorsunuz. Bizlere istediğimizi ver, Allah ta sana
versin" dediler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sizin için
çocuklarınız ve kadınlarınız mı daha sevgilidir, yoksa mallarınız mı?''
buyurdu. Onlar: "Ey Allah'ın Resulü! Bizi malımız, kadınlarımız ve
çocuklarımız arasında muhayyer bıraktın. Sen bize kadınlarımızı ve
çocuklarımızı geri ver. Onlar bizim için daha sevgilidir" dediler. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim ve Abdulmuttalib
oğullarının hissesine düşenler sizindir. Cemaatle birlikte öğle namazını
kıldıktan sonra, siz: ''Biz çocuklarımız ve kadınlarımız hakkında
Resulullah'ını Müslümanlar katında, Müslümanların da Resulullah katında
şefaatini diliyoruz'' deyin. O zaman size (payımızda olanı) vereceğim ve
(Müslümanların da vermesini) isteyeceğim’’ buyurdu. Onlar da öğle namazını
kıldıkları zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in emrettiği gibi
yaptılar. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim ve Abdulmuttalib oğullarının
hissesine düşenler sizindir'' buyurdu.
Muhacirler: "Bizim
hissemize düşenler Resulullah'ındır" dedi. Ensar da:
"Bizim hissemize
düşenler Resulullah'ındır" dedi. Akra' b. Habis: "Benim ve Temim
oğullarının hissesine düşenleri vermeyiz" dedi. Uyeyne b. Hısn b. Huzeyfe
b. Bedr: "Benim ve Fezara oğullarının hissesine düşenleri vermeyiz"
dedi. Abbas b. Mirdas: "Benim ve Süleym oğullarının hissesine düşenleri
vermeyiz" deyince, Süleym oğulları: "Hayır, bizim hissemize düşenler
Resulullah'ındır" karşılığını verdi. Abbas: "Ey Süleym oğulları! Beni
küçük düşürdünüz" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Kim kendine düşen hisseyi tutmak ve karşılıksız olarak vermek
istemezse, ona, Allah'ın bize ilk kazandıracağı ganimetIerden altı hisse
verilecektir" buyurdu. Bunun üzerine çocuklarını ve kadınlarını onlara
geri verdiler.
[Sahih]
25459 (l)'de tekrar
edecektir.